ÜNİVERSİTE CAMİİ
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT CAMİ'NİN TARİHÇESİ
İnönü Üniversitesi
İnönü Üniversitesi, 3 Nisan 1975 tarihinde kurulmuş ve 1976- 1977 eğitim-öğretim yılından itibaren öğrenci almaya başlamıştır. Malatya’nın doğu kısmında 7000 dekarlık alan üzerine kurulan merkez kampüsü ile ülkemizin saygın eğitim kurumları arasında yer almıştır. Bu bağlamda üniversitemiz; şu ana kadar çeşitli branşlarda 97.000 civarında mezun vererek birçok bilim insanının yetişmesine katkıda bulunmuştur. Hâlen akademik, idari personel ve öğrencilerin oluşturduğu yoğun bir nüfusla yarım asra yakın bir geçmişi olan, donanımlı, birikimli ve modern bir yerleşim merke- zinin; eğitim, sosyal, kültürel ve sanat eseri, bir caminin de bulunması hem başlı başına bir zenginlik hem de insanların ortak bir arzusu olarak kabul edilmelidir. İşte bugün yapımı tamamlanarak ibadete açılan bu muhteşem eserin de fiziki görüntüsü ve manevî atmosferiyle üniversitemiz, şehrimiz, bölgemiz ve ülkemiz için bir katma değer oluşturacağı düşünülmektedir.
Üniversitenin İlk Mescidi
İster üniversite ister kamu kurumu veya başka bir yerleşim alanı olsun belli bir yerleşim yeri ve nüfusun oluşmasıyla birlikte cami ihtiyacının da dikkate alınması gerekir. Ne var ki 20-30 yıl önce bazı üniversite ve resmî kurumlar kendi yerleşkelerinde cami yapımına çok sıcak bakmamışlardır. Bu nedenle söz konusu yerlerin en azından bir kısmında, bu tür eserler ya hiç yapılmamış veya gecikmeli olarak gündeme alınmıştır. Aynı durum ilahiyat ve İslâmi ilimler fakülteleri için de geçerlidir. Genel olarak birçok üniversite, 2002 yılına kadar bu fakülteleri açmak için herhangi bir gayret göstermemişlerdir. Dolayısıyla ilahiyat amaçlı fakültelerin %70’i, 2003 ve daha sonraki tarihlerde açılmıştır. İnönü Üniversitesinin de başlangıçta cami konusundaki fırsatı yeterince değerlendiremediğini söylemek mümkündür. Bu nedenle kampüste ilk mescidin, yapımı, büyüklüğü ve mimarisi de tartışmalara konu olmuştur. Amacımız geçmiş günleri hatırlatıp sorgulamak değildir. Aksine o günün şartları ve yönetim anlayışı geride kalmıştır. Bununla birlikte bu gelişmiş eğitim kurumunda mescit yahut cami gibi eserlerin yapım hikayesinin de kayıt altına alınmasında yarar vardır.
İnönü Üniversitesi’ni yakından tanıyanların da bildikleri üzere şu anda yapılan caminin yerinde, daha önce 125 kişilik küçük bir mescit vardı. Bu mescit vakit ve cuma namazlarında açık olmakla birlikte ihtiyaca cevap veremiyordu. Camiye gelenler, soğuk ve yağışlı havalarda, dışarıda kalıyor ve sıkıntılar yaşıyordu. Buna rağmen söz konusu mescit yaklaşık 30 yıl boyunca yetersiz de olsa vakit ve cuma namazlarında ibadete açık olmuştur. Yeri gelmişken bu ilk mescidin hikayesini de birkaç cümle ile paylaşmakta yarar vardır. Söz konusu mescit ilk defa; 1987 yılında üniversitenin bazı binalarını ihale ile alan dönemin müteahhidi Cemal Sirkecioğlu tarafından inşa edildiğini öğrendik. Bugünkü caminin yapımına karar verilince inşaata başlamadan önce üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen ile birlikte istişarede bulunmak üzere Ankara’da Cemal Bey’i ziyaret etmiştik.
Cemal Bey Rizeli bir iş adamıdır. Üniversitenin kuruluş yıllarından itibaren kurumun, inşaat ihalelerini alan yüklenici bir firmanın sahibidir. Sohbet esnasında 85 yaşında olduğunu ifade eden bu gayretli insan hem üniversitemizin kuruluş süreci hem mescidin yapımı ile ilgili güzel hatıralar paylaşmıştı. Kendi ifadesine göre bu mescitten önce personel ve öğrenciler namaz kılmak için yer arıyorlardı. Bazen de şantiyeye gelerek, tahta parçalarını alıp seccade yerine kullanıyorlardı. Sonuçta bir mescidin yapımına karar verildiğinde yetkililere, “Tavsiye edilen ölçüdeki mescidin çok küçük olduğu- nu ve ihtiyaca cevap veremeyeceğini ifade ettim.” demişti. Hatta kendi ısrarıyla birkaç metre daha büyüttüğünü anlatmıştı. Cemal Bey gecikmeli de olsa mescidin yerine büyük bir caminin yapımına başLanacağı haberini alınca çok sevinmişti. Hatta şartları müsait olursa bir minareyi de kendisinin yapacağını açıklamıştı. Ancak daha sonra görüşüldüğünde işlerinin iyi gitmediğini belirterek minare yapamamanın üzüntüsünü açıklamıştır.
Az önce açıklandığı üzere bu mescit yetersiz de olsa uzun süre bir ihtiyacı önemli ölçüde karşılamıştır. Fakat her geçen gün, nüfusu artan üniversitenin akademik ve idari personeli ile öğrencilerin, vakit, cuma ve ramazan günlerindeki ibadet ihtiyacını karşılaması mümkün değildi. Mescit, üniversitenin birimleri arasında adeta kaybolmuştu. Bu durumda aracı olanlar üniversitemizin Batı-Güney kısmındaki camiye, şehir merkezine veya çevre köylere gidebiliyorlardı. Aynı imkânlara sahip olamayan öğrenciler ya sıcak ve soğuklara rağmen dışarıda namaz kılmak zorunda kalıyor veya yer bulamadıkları için geri dönüp gidiyorlardı.
Projesi Tamamlanamayan Cami
İnönü Üniversitesi’nin diğer fiziki şartları düşünüldüğünde var olan tek mescidin artık yeterli olmadığı belliydi. Bundan dolayı, daha kapsamlı bir caminin yapılmasına ilişkin arayışlar çok önceden başlamıştır. Bu bağlamda üniversitenin Güney-Batı kısmında bir cami yeri daha tahsis edilmiştir. Burada yeni bir caminin yapılması için, “Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği” kurulmuş ve yöneticileri çok büyük bir proje hazırlamışlardır. Bu hazırlığa göre, büyük bir temel atılmış ve birkaç yıl çalışmalara devam edilmiştir. Fakat ilgililerin ifadesine göre; işler beklendiği gibi gelişmemiştir. Atılan temelin bir bölümü, uzun süre bekletilince birtakım teknik sorunlar meydana gelmiştir.
Yanlış hatırlamıyorsam, 2008 yılında İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Prof. Dr. Cemil Çelik de konu hakkındaki bir bilgi paylaşımında mealen şunları söylemişti: “Göreve başladığım- da, çok büyük bir cami temelinin atıldığını gördüm. İlgili dernek yönetimi, önemli harcamalar yapmasına rağmen temelin önemli bir kısmı henüz topraktan yukarı çıkmadan yıllarca bekletildiği için yağışlardan etkilenmişti. Mühendislik Fakültesi öğretim üyelerinin incelemeleri sonucunda eski temellerin bir kısmının çürüdüğü tespit edilmiştir. Ancak şu andaki caminin yeri, sağlam görülmüş ve üstünün tamamlanması için, Diyanet İşleri Başkanlığı ve dernek yönetimi ile iş birliği yapılarak bugünkü haliyle tamamlanmış ve ibadete açılmıştır.” Bu çalışmanın karşılığı olarak hiç olmazsa temeli atılan caminin bir bölümü ibadete açılmış ve uzun süreden bu yana hem üniversite hem çevredeki yerleşim birimlerinin ihtiyacını karşılamıştır.
Az önce işaret edildiği üzere caminin kenarda kalması nedeniyle sağlık birimlerinin dışında, diğer eğitim kurumlarındaki öğrencilerin ulaşımlarıyla ilgili uzaklık problemi devam etmiştir. Sonuçta mescidin küçük olması ve diğer caminin de uzak ve kenarda kalması gibi problemler birlikte değerlendirildiğinde üniversitenin merkezinde herkesin kolayca ulaşabileceği ve bünyesinde öğrencilere yönelik sosyal ünitelerin de bulunduğu yeni bir caminin yapımı bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Yer Tespiti
İnönü Üniversitesi mensuplarının da yakından müşahede ettikleri gibi bu modern eğitim kurumunun, yarım asra yakın bir geçmişi vardır. Hal böyle olunca bütün kurumların yerleri ve birbirlerine olan mesafeleri ortaya çıkmıştır. Buna göre; üniversitenin akademik, idari ve öğrencilerin durumları dikkate alınarak yapılacak yeni camii için en uygun bir yerin tespiti mümkün hale gelmiştir. Sonuçta yeni inşa edilecek caminin, üniversitenin merkezî bir noktasında planlanmasına özen gösterilmiştir. Yapılan istişarelerle eğitim kurumları ile idari birimlerin yürüme mesafesinde kolayca ulaşabilecekleri bugünkü yerin tercih edilmesi isabetli ve uygun görülmüştür.
İstişare Süreci ve Proje Hazırlığı
Üniversitenin yeni bir camiye ihtiyacı olduğu düşüncesi kabul görünce; zaman kaybetmeden bir plan dahilinde ilgili birim ve kişilerin görüşleri alınarak proje hazırlama süreci başlamıştır. Bu amaçla Sayın Rektörümüzün başkanlığında; rektör yardımcıları, genel sekreter, ilahiyat fakültesi dekanı, yapı ve teknik dairesi başkanı ve elemanlarıyla birlikte kısa aralıklarla caminin, yol haritasına yönelik toplantılar düzenlenmiştir. Bilim alanında iddialı bir üniversitenin yerleşkesinde yapılacak cami ve ünitelerinde, bazı ayrıcalıkların olması gerekirdi. Özellikle bu eserin, ibadet alanının yanında gençlere ve bilime imkân sağlayacak sosyal ünitelerin bulunması önem arz ediyordu. Bu nedenle proje safhasının itina ile yürütülmesi gerekiyordu. Zira caminin sanat değeri, estetiği, büyüklüğü, bünyesinde yer alması gereken sosyal üniteler, kütüphane, okuma salonları ve sergi alanları gibi konularla ilgili tartışmalar, bir süre daha devam etmiştir.
Bu konuda öncelikle Malatya’da hizmet veren bir mimarlık ofisi ile birlikte çalışmaya karar verilmiştir. Aynı mimarlık bürosu kendi çalışmalarına ilave olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nden de destek almıştır. Bu amaçla hazırlanan projelerle ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapılmıştır. Amacımız projenin özgün ve üniversitenin dokusuna uygun olmasıydı. İlk etapta üzerinde çalışılan iki proje modeli ve mimari tarzı kabul görmemiştir. Üçüncü çalışma ile vücuda gelen, Osmanlı mimarisinden, Cumhuriyet Dönemi’ne geçişi çağrıştıran klasik ve modern çizgileri bir arada taşıyan şu andaki proje üzerinde mutabık kalınmıştır. Bu arada proje, ilgisi nedeniyle ilahiyat fakültesi öğretim elemanlarının istişaresine de açılarak görüş ve önerileri alınmıştır. Aynı proje İl Müftülüğü ve en son Diyanet İşleri Başkanlığı ile de paylaşılmış ve mutabık kalınması üzerine uygulamaya karar verilmiştir. Bu ön çalışmalardan sonra cami tamamlandığında kanaatimizce sadece üniversitemiz için değil Malatya ve ülkemiz için bir katma değer ifade eden örnek bir eser olacaktır.
Caminin İlahiyat Fakültesi ile İç İçe Olması
İlahiyat Fakültesi ve caminin birbirine yakın hatta iç içe olması önem arz etmektedir. Buna göre söz konusu caminin planlandığı alan, ilahiyat fakültesine 150-200 metre mesafededir. Bundan daha güzel bir tevafuk olamazdı. Böylece cami, her şeyden önce ilahiyat fakültesi için bir tatbikat ve uygulama alanı olacaktır. Zira ilahiyat fakültesinin örgün eğitim, yüksek lisans doktora ve İLİTAM programlarına kayıtlı toplam, 5000 civarında öğrencisi bulunmaktadır. Bu husus hem cami hem ilahiyat fakültesi açısından büyük bir kazanımdır. Bu vesile ile Sayın Rektörümüz konuşmalarında bu camiye, “İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uygulama Cami” şeklinde isimlendirilmesinin uygun olacağını ifade etmişlerdir.
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yeri gelmişken hemen belirtelim ki ilahiyat fakültesi öğretim elemanlarına ve öğrencilerine de büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Özellikle caminin imamet, vaaz ve hutbe hizmetlerine en üst düzeyde katkı sağlamaları gerekir. Vakit ve cuma namazlarının dışında da her türlü öz veride bulunulmalıdır. Bu örnek hizmetle sadece üniversite değil Malatya ve çevresinde nitelikli ve ayrıcalıklı bir hizmet üretilmelidir. Öyle ki Malatya’nın merkez ve çevresinden isteyen herkes, daha güzel okunan Kur’ân-ı, ezanı, hutbeyi ve yapılan vaazı dinlemek üzere bu camiye gelmeleri için teşvik etmelidirler. Ayrıca hazırlanacak bir program çerçevesinde hem caminin iç mekânında hem alt kattaki toplantı salonunda isteyen herkes, Kur’ân, hadis, tefsir, fıkıh kelam vs. alanlarda ders ve seminerler düzenlemeyi teamül haline getirmelidir. Kısaca bu caminin bir cazibe merkezi haline dönüştürülmesi için ilahiyat fakültesi öğretim elemanlarına ve öğrencilerine çok ama çok büyük görev düşmektedir.
İslâmi İlimler Kütüphanesi
Cami külliyesinin alt katı, “İslâmi İlimler Araştırma Kütüphanesi” olarak planlanmıştır. Bu vesile ile İlahiyat Fakültesi’nin mevcut kütüphanesinin de buraya taşınması uygun görülmüştür. Ayrıca Malatya’da “Üstat” lakabıyla bilinen Merhum Hüsamettin Yıldırım’ın zengin kitaplığı da bu kütüphaneye kazandırılmış ve binlerce eser, kayıt altına alınarak raflara konulma aşamasına getirilmiştir. Diğer taraftan kütüphane özenle hazırlanan bir proje kapsamında; raf, masa, sandalye, bilgisayar gibi yeni malzemelerle donatılmıştır. Bu özelliği ile cami, sadece ilahiyat öğrencilerine değil bütün üniversite öğrencilerine ve araştırmacılara açık olacaktır. Yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrenciler için eser tanıtımı ile ilgili özel bölümler yapılmıştır. Aynı şekilde kütüphanenin yönetimi ve katalog hizmetlerine yönelik özel ofisler hazırlanmıştır. Kısaca bu zengin ve özellikli kütüphanede; sadece ilahiyat fakültesine değil her alandaki araştırmacı gruplara nezih bir çalışma ortamının sunulması beklenmektedir.
Seminer Salonu
Kütüphanenin ana giriş kısmında çok amaçlı bir toplantı salonu düzenlenmiştir. Bu salonunun da seminer, panel, konferans gibi sosyal ve kültürel faaliyetlerde değerlendirilmesi düşünülmektedir. Düzenlenecek programlar herkese açık olacaktır.
Fotokopi ve Yayın Tanıtım Ofisi
Yine kütüphanenin ön girişi ve seminer salonunun simetriğinde, bir fotokopi ofisi ile eser tanıtımı ve satış yeri planlanmıştır. Bu ofis aracılığı ile üniversite mensupları ile öğrenciler için bazı kolaylıkların sağlanması düşünülmektedir. Böylece cami külliyesinde istenen sosyal ve kültürel faaliyetlere bir halka daha eklenmiş bulunmaktadır.
Okuma Salonları
Cami ibadet katının kuzey kısmında ders çalışmak isteyen öğrenciler için iki adet okuma salonu mobil malzemelerle donatılarak hizmete açılmıştır. Bu salonlar da bütün öğrencilere açık olacaktır. Çalışmak isteyenler için; rahat ve sakin bir ortam hazırlanmıştır. Sınav dönemlerinde ise, bu salonlar daha uzun sürelerle açık tutulacaktır. Ayrıca bu salonlardan camiye, kütüphaneye, temizlik alanlarına ve kitap kafeye merdiven yahut asansörlerle kolayca ulaşmak mümkün olacaktır.
Kitap Kafe
Günümüzde öğrencilerin çalışma alanlarının çevresinde dinlenme, çay ve kahvaltı yerlerinin bulunması önem arz etmektedir. Bu vesile ile projede, okuma salonlarının bulunduğu sosyal ünitenin alt katları, kitap kafe olarak planlanmıştır. Bu durumda gerek kütüphane gerekse okuma salonlarında çalışan öğrenciler istedikleri zaman bu ortak mekânda, kahve, çay, kahvaltı, ara öğün ve yemek gibi ihtiyaçlarını temin edebileceklerdir.
Sergi Alanları
Öğrencilerin üniversite ortamındaki etkinliklerinden biri de hazırladıkları proje ve ürünlerini tanıtmak ve bu maksatla sergiler düzenlemektir. Bu ihtiyacın da cami kompleksinde karşılanması için, alt ve üst katlarda ürün tanıtımında ve sergilerin açılmasında kullanılabilecek iki büyük salon bulunmaktadır. Böylece cami, kütüphane ve okuma salonlarındaki öğrenci hareketliliğine sergi alanları da ilave edilmiştir.
Temizlik Alanları
Camiye veya kütüphaneye gelenler için düzenlenen önemli bir bölüm de temizlik alanlarıdır. Caminin alt katında bay ve bayanlar için temiz ve rahat mekânlar hazırlanmıştır. Böylece isteyen herkes, külliyenin alt katında hazırlanan lavabo, abdest ve temizlik ünitelerine kolayca ulaşabilecektir.
Malatya İlahiyat Vakfı ve Caminin Yapımı
Malatya İlahiyat Vakfı; Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/05/2016 tarihli ve E:2016/707, K: 2016/724 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce vakfın kuruluşu uygun görülmüş, 21 Haziran 2016 Tarih ve 29749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Vakfın kuruluş amacı: “Başta Malatya İlahiyat olmak üzere tüm ilahiyat fakültelerin her türlü eğitim-öğretim ihtiyaçlarını karşılamak, bina ve tesisler inşa etmek, onarmak, tefriş etmek, üniversiteler ve fakülteler arası bilimsel inceleme, çalışma ve araştırma yapılmasına katkı sağlamak, bilgi ve teknoloji üretilmesine ve bunların yayılmasına destek olmak, ilahiyat fakültelerinin ulusal ve uluslararası alanlarda kalkınmalarına öncülük etmek, öğretim elemanları ile öğrencilerinin barınma, eğitim, mali, sosyal, kültürel, gezi ve sağlık sorunlarının çözümüne katkı sağlamaktır.”
Caminin yapımına karar verildiğinde; yardım toplamak, gelen bağışları kabul etmek ve caminin inşaatına harcanmak üzere, bir tüzel kişiliğe ihtiyaç duyulmuştur. Başlangıçta caminin maliyeti, on beş milyon TL olarak tahmin edilmişti. Fakat yapım sürecinde projede ön görülen bazı değişiklikler, malzemenin kalitesi ve aradan geçen üç yıllık fiyat farkları da dikkate alındığında, bu satırların yazıldığı sırada söz konusu maliyet 23 milyon 500 bine ulaşmıştır. Açılış tarihine kadar bu rakamın, daha da artacağı tahmin edilmektedir. Böylece çok ciddi ve büyük bir eserin sorumluluğuna hazırlıklı olmak gerekiyordu. Hâl böyle olunca caminin harcama bütçesinin temini, inşaata harcanması ve muhasebeleştirilmesi gibi işlemelerin, yeni kurulan Malatya İlahiyat Vakfı aracılığı ile yürütülmesinin uygun olacağı kararlaştırılmıştır.
Camii inşaatına başlandığında; “Camii Yardım Heyeti” olarak hem üniversite hem vakıf adına hayırsever vatandaşlar ziyaret edilmiş ve yaptıkları bağışlar vakıf aracılığı ile cami inşaatına harcanmıştır. Temeli atıldığı günden itibaren birçok vatandaşımız, belli miktarlarda nakdi ve ayni bağışta bulunmuştur. Bu yardımların büyük, küçük bütün rakamlarını ayrıntılı olarak buraya yazmak çok yer kaplayacağı için mümkün olmamıştır. Ayrıca bu yardımları yapan hayır sahiplerinin katkı miktarlarını açıklama hususunda izin ve rızalarını alamadığımız için şimdilik isimlerinin burada açıklanması uygun görülmemiştir. İnşaallah yapacağımız ek bir çalışma ile bankalardaki bağış listelerinden, iletişim adresleri tespit edilenlere, bir vefa örneği olarak kendilerine bir teşekkür mektubu gönderilmesi düşünülmektedir.
Cami Kermesleri ve Anlamlı Bir Bağış
Bu başlık bazılarına ilginç gelebilir. Böyle bir hatırlatmaya neden ihtiyaç duyulduğunu hemen açıklayalım. Cami inşaatına başlandığında, üniversite çalışanlarından bazıları gönüllü olarak katkıda bulunmak istemişlerdir. Bu amaçla yapılan duyurularda, akademisyen, idari personel, sözleşmeli elemanlar ve öğrencilerden isteyenlere banka hesabı verilerek aylık taksitler halinde maddi yönü bir yana manevî değeri çok kıymetli katkılarda bulunmuşlardır. Hatta bir kısmı yardım formu doldurarak her ay maaşlarından bir miktar kesilerek bağışta bulunmayı tercih etmişlerdir. Üniversite mensuplarından bazılarının bir yıl boyunca ödedikleri bu anlamlı taksitleriyle yaklaşık maliyeti 450 bin TL olan caminin iki adet minaresine harcanmış ve tamamlanmıştır. Minarelerin ve kubbelerin ay yıldızlı alemlikleri de yine üniversitemizde çalışan bir bayanın bağışıyla temin edilmiştir.
Cami inşaatı devam ederken yine üniversite mensubu bazı hanımlar; cami yararına kermes düzenlenmesini önermişlerdir. Benim şahsen bu tür konularda çok tecrübem yoktu. Konuyu arkadaşlarla istişare ettikten sonra söz konusu etkinliğin düzenlenmesinin yararlı olacağı kanaatine varılmıştı. Böylece ilki üniversitenin içinde, ikincisi de bir yıl sonra il merkezinde yeni caminin güney kısmındaki meydanda düzenlenmiştir. Bu organizasyonun sorumluluğu, Malatya İlahiyat Vakfı’nda olmakla beraber işi sahada yürütenler; akademisyen eşleri, idari personel ve öğrencilerdi. Etkinlik günlerinde herkes, evlerinde ikramlar hazırlayarak cami yararına kermes yerinde sergileyerek değerlendirmişlerdir. Bu faaliyetin en güzel yönü gönüllü bayanların ve öğrencilerin büyük bir öz veri ile çalışmaları ve camiyi yeterince çevreye tanıtmış olmalarıdır.
Gerçekten bu faaliyet sayesinde hem öğrencilerimiz kendi aralarında hayırda büyük bir yarışma ve dayanışma örneği sergilemiş hem de yüzlerce insan, caminin yapımından haberdar edilmiştir. Özellikle yeni cami yanında düzenlenen kermeste, bir kız öğrencinin biriktirdiği harçlıkla aldığı çeyrek altınını camiye bağışlaması bizi oldukça duygulandırmış ve daha fazla çalışmaya teşvik etmiştir.
Sonuçta ister resmi kurum ister vatandaş olsun az veya çok demeden yaptıkları nakdi ve ayni yardımları saygıyla karşılıyor ve kendileri için bir “sadaka-i câriye” niteliğinde olması ümidiyle Allah’a dua ediyoruz. İnanıyorum ki Cenab-ı Hak bu anlamlı yardımların karşılığını sahiplerine maddi ve manevî bereketle mutlaka iade edecektir.
Bağış Temini Amacıyla Yapılan Ziyaretler
Caminin en önemli konularından biri de bağış temin etmek amacıyla yapılan ziyaretlerdir. Bu hizmetin üniversite gibi resmi bir kurum adına yapılması çok daha nazik bir konudur. Ben Diyanet İşleri Başkanlığı taşra, merkez ve yurtdışı teşkilatında çalıştığım yıllarda birçok cami, müftülük sitesi ve Kur’ân Kursu gibi eserlerin yapımında rehberlik yaptım. Buradaki görevimizin özelliği gereğince topluma ulaşmak ve problemi paylaşmak daha kolay ve pratikti. Üstelik eserin inşa edildiği yer herkese açık alanlardı. Bu tür yerler- de bazen tanımadığımız kişi veya kişiler bizzat gelerek katkılarda bulunmaktadırlar. Ancak üniversite yerleşkesinde inşa edilen bu hayırlı hizmeti mutlaka çevreye duyurmak ve niçin buna ihtiyaç duyulduğunun da açıklanması gerekmektedir. Dolayısıyla üniversite üst yönetimi için, kurumdaki görev yoğunluğu ve toplantılardan zaman ayırıp camiye yardım temin etmek için il içi ve il dışı ziyaretlerde bulunmak kolay değildi. Mutlaka özel bir mesai ayırmak gerekiyor.
Bu zorluklara rağmen, fırsat buldukça Malatya ve İstanbul’daki hayırsever insanları ziyaret etmek üzere birkaç kişinin fedakârlık yapması lazımdı. Bu amaçla yapılacak ziyaret heyetinde çoğunlukla Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Türkmen, Genel Sekreter Prof. Dr. Hakan Erkuş ve İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak ben görev almaya çalıştık. Bazı ziyaretlerde ise başımızda Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Kızılay bizzat bulunmuşlardı. Bu ziyaretler esnasında, yardım talebinde zorlandığımız yerler olsa da kısa sürede alışmaya başladık. Şunu memnuniyetle belirtelim ki ziyaret ettiğimiz hayır sahiplerine konu açıklandığında genellikle, nezaketle karşılanmış ve imkânlar ölçüsünde nakdi yahut ayni bağışlarda bulunulmuştur.
Hatta resmi görevimiz yanında üniversite gençliğine yönelik yapılan bu hizmeti üstlendiğimiz için ayrıca teşekkür edenler de olmuştur. Bu tür ziyaretlere üç yıl boyunca devam edilmiştir. Çünkü caminin maliyeti yüksek olduğu için, bir şahsın veya ailenin üstlenmesi mümkün olamamıştır. Böylece temelinden kubbesine kadar binlerce insanın bağışıyla yapılan bu müstesna eser; belki de hayır ve duaların daha çok kabulüne vesile olacaktır.
Zorluklara Rağmen Başarıya Ulaşmanın Sırrı
Takdir edileceği üzere kaynağı bulunan bina vs. tesisleri ihale ederek yaptırmak kolay bir iştir. Geriye işin takibi ve denetleme- si kalmaktadır. Fakat hikayesini anlatmaya çalıştığımız üniversite camisinin maliyetine ilişkin hiçbir kalem ve ürün önceden hazır değildi. Üstelik günün şartlarına göre maliyeti de oldukça yüksekti. Biz bu belirsizliklere rağmen bu zor işi gündeme almayı tercih ettik.
Caminin proje hazırlıklarına 2016 yılının son aylarında başlanmış ve 2017 yılının ilk aylarında tamamlanmıştır. Yer tespiti, hafriyat ve temelin su basmanı düzeyine çıkarılması için gerekli çalışmalara 10 Eylül 2017 tarihinde başlanmıştır. Ancak resmi temel atma töreni ise; 24 Mart 2018 tarihinde dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Yükseköğretim Kurumu Başkan Vekili Prof. Dr. Rahmi Er, Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ve aynı tarihte Ma- latya İlahiyat Fakültesi’nce düzenlenen toplantıya katılmak üzere ilimize gelen 75 kadar ilahiyat ve İslâmi ilimler fakültesi dekanlarının katılımlarıyla gerçekleşmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı 2010 yılından itibaren üniversite camileri için bir miktar ödenek ayırmayı teamül haline getirmiş ve bu uygulama uzun süre devam etmişti. Biz de camimiz için Başkanlık’tan önemli bir kaynağın alınabileceğini ümit etmiştik. Bu nedenle başlangıçta işler bir süre düzenli gitmekle beraber önce ülkemizde başlayan ekonomik problemler, devamında ise 1 Mart 2020 tarihinden itibaren dünyayı ve ülkemizi derinden etkileyen Coronavirüs bulaşıcı hastalığının ortaya çıkması üzerine; Diyanet İşleri Başkanlığı ve özel sektörden gelecek yardımlar, beklenen miktarda temin edilememiştir. Bununla birlikte bu satırların yazıldığı güne kadar, Diyanet İşleri Başkanlığı değişik tarihlerde toplam üç milyon yüz bin TL kadar bir yardım yapmıştır. Geriye kalan 20 milyonluk kaynak ise, hayırsever vatandaşlarımızın nakdi ve ayni yardımlarıyla temin edilmiştir.
Gerçekten zor ve sürprizlerle dolu bir yolculuğun sonuna yaklaştık. Bu süreçte ülkemiz, beklenmedik sıkıntılar ve problemlerle karşılaşmıştır. Doğal olarak camimize yapılacak muhtemel malî destekler de kısıtlanmıştır. Bütün zorluklara rağmen başarıya ulaşmanın sırrını; Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, beraberinde çalışan üst yönetimin samimi yaklaşımı, hayırseverlerin özverili katkıları, kurumun akademik, idari ve sözleşmeli personelinin cüz’i aidatlarla da olsa yardımları ve Malatya İlahiyat Vakfı yönetiminin desteği gibi paydaşlarla açıklamak mümkündür.
Bu inişli-çıkışlı yolu yürürken çalışma şevkimizi ve umudumuzu hiç kaybetmedik. İnşaallah bundan sonra da mevcut borçları kapatmak için uygun imkânlar sağlanır ve gelecekte hep birlikte bu güzel eseri vücuda getirmenin manevî hazzını ve hatıralarını birlikte yaşarız. Şimdilik tarihe not düşülmesi amacıyla bu özet bilginin yayımlanması ve kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür.
30.09.2020
Prof. Dr. Fikret KARAMAN
(MİLVAK Kurucu Başkanı)